Yunanistan ile Türkiye, camiler ve müftüler konusunda ayrışıyor

Balkanlardan Haberler
İçeriği Paylaş

Liderler arasındaki toplantıların sağladığı yakınlaşmanın ardından Yunanistan ve Türkiye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’daki Atina’da iki camiyi yeniden kullanıma açması ve Müslümanların kendi müftülerini seçmesine izin vermesi halinde Heybeliada Ruhban Okulu’nu tekrar açma teklifi karşısında ihtilafa düştü.

Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras aralarında yakın ilişki kurmuş ve ihtilaflı bazı konularda mutabakata varmıştı, fakat din ve eski husumetler gibi engellerin aşılması zor görünüyor. Her ikisi de dini sorunların yol açtığı can sıkıcı zorlukların üstesinden gelmek istediklerini ifade ettiler.

Her ne kadar Samaras ülkenin ilk resmi camisi için Atina’daki bir binanın renovasyon planlarını kabul eden ve dinsel özgürlüğü destekleyen ilk Yunan lider olsa da, Yunanistan, ruhban okuluna karşılık olarak yapılacak bir cami takasını reddediyor.

Fakat 1971 yılında Türkiye’nin Kıbrıs konusunda Yunanistan ile anlaşmazlığa düşmesinin ardından kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu, Türkiye’yi yeniden açacağı yönündeki izlenimde geri adım attığı için suçlayan Yunanlar için özel bir anlam taşıyor.

Erdoğan’ın son zamanlarda açıkladığı demokratikleşme paketinin Heybeliada’nın yeniden açılmasını da içereceği yönünde umutlar vardı. Paketten ruhban okulunun çıkmaması özellikle gayrimüslim topluluk için hayal kırıklığı oldu ve konunun, iktidar sahiplerinin elinde ‘pazarlık kozu’ olduğu, ‘mütekabiliyet’ kavramıyla yeniden ortaya çıkacağı ileri sürüldü.

Bu husus hukuken 1923 Lozan Antlaşması’nın “Türkiye’nin gayrimüslim azınlıklarına tanınan haklar benzer şekilde Yunanistan tarafından da kendi topraklarındaki Müslüman azınlığa tanınacaktır” ifadesini içeren 45. Maddesi’ne dayandırılıyor.

İki caminin açılmasının yanı sıra Erdoğan 150.000’den fazla Müslüman Türk’ün yaşadığı Batı Trakya’da müftülerin seçimle gelmesi konusunda da ısrar ediyor.

Erdoğan, “Bir şeyin iadesine karar verdiğimizde bizim de bir şeyler bekleme hakkımız vardır.” dedi.

Ayrıca Türkiye’nin 18 din adamına vatandaşlık verdiğini, fakat Batı Trakya’da müftü atamalarının Yunan makamları tarafından yapıldığını da vurguladı.

“Ben nasıl Patrikhane yönetimini atamıyorsam siz de müftüleri atayamazsınız.” dedi.

Türkiye Vakıflar Genel Müdürlüğü Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas, SETimes ‘a verdiği beyanatta Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının bir insan hakları meselesi olarak siyasetten uzak tutulması gerektiğini ileri sürdü.

Vingas, “Biz Türkiye’de yaşayan gayrimüslimler olarak mütekabiliyetten bahsedilmesinden yorulduk. Başı örtülü bayanlar üniversite eğitimleri için yurt dışına gitmek zorunda kaldığında ve gayrimüslim insanlar Heybeliada Ruhban Okulu’nda din adamlığı eğitimi alamadıkları için bu toprakları terk etmek zorunda kaldığında da aynı üzüntüyü duyuyoruz.” dedi.

Geçmişte, Ortodoks din adamları İstanbul açıklarındaki Heybeliada’da eğitim görüyordu. Nüfusunun yüzde 99’unu Müslümanların oluşturduğu Türkiye, 1943’te el konulan Ruhban Okulu arazilerinin geri verilmesi için son zamanlarda bir karar aldı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos, “Yunanistan’ın Ruhban Okulu’nun yeniden açılması konusundaki konumu nettir, uluslararası hukuka uygundur ve birçok vesileyle ifade edilmiştir.” şeklinde konuştu. Venizelos ayrıca Konu hakkında kamuoyu önünde yapılacak yeni bir tartışmanın ‘ters etki yapacağını’ da ileri sürdü.

Birçok Yunan için Heybeliada yaklaşık dört yüzyıllık Osmanlı Türk hakimiyetinin acı hatıralarını ve yurt çapında kiliselerin yerini camilerin almasını temsil ediyor. Yunan Ortodoks Kilisesi ve ülkenin ultra-milliyetçi neo-Nazi Altın Şafak Partisi, hükümetin resmi bir cami yapmak için 1 milyon avro ayırma planına karşı çıkıyor.

Atina’daki Konstandinos Karamanlis Enstitüsü Başkanı Antonis Klapsis, SETimes ‘ın konu hakkındaki sorularını cevaplayarak “Heybeliada, hem kendi başına hem de Konstantinopol (İstanbul) Ekümenik Patrikhanesi’nin varlığı için temel bir öneme sahip, çünkü Ekümenik Patrikhane’nin birçok patriği ve piskoposu geleneksel olarak Heybeliada’da öğrencilik yaptı.” dedi.

Klapsis, “Heybeliada konusu ile Erdoğan’ın öne sürdüğü Atina’da camiler, Yunan Trakyası’nda müftü atanması konuları arasında herhangi bir bağlantı göremiyorum.” diye ekledi. “Erdoğan, sadece Heybeliada’yı yeniden açmaktan kaçınmak ve daha da önemlisi uluslararası baskıdan kendini kurtarmak için mazeret bulmaya çalışıyor.”

Kaynak: Setimes


İçeriği Paylaş