Türkan Bebek ve Sivil Toplum

Dr. Bayram Çolakoğlu
İçeriği Paylaş

Yıl 1984, aylardan Aralık ve son günleri, 26’sı… Günlerden Cuma; Dönem Komünist Bulgar rejiminin kendi ipini çektiği dönemin başlangıcı… Müslümanın haftalık bayramı olan Cuma günü, Türk yerleşim yerleri asker ve polis tarafından sarılıyor ve hayâsızca haykırıyorlar: “Türk yok, herkes Bulgar, sizler Osmanlının zorla Türkleştirdiği, Müslüman yaptığı Bulgarlarsınız. Herkes özüne dönecek! Yani Bulgar/Hıristiyan isimler alacak, adlarınızı değiştireceksiniz! Diyorlar.

O gün Kızılağaç ilçesine bağlı Kayaloba Köyü’nde, çevre köylerden gelenlerle birlikte binlerce Türk toplanmış, Komünist rejimin bu pervasız hücumuna karşı protesto düzenliyorlar. İnsanlar, “adımızı vermeyiz, Türküz! Diye bağırırken, gözü dönmüş kızıllar durur mu? Halkın üzerine ateş ediyor. İşte bu ilk ateşte, Kitnalı Köyü’nden Musa Yakup, Kayaloba’dan Ayşe Hasan vuruluyor ve şehit oluyorlar. Ve dahi annesinin sırtında, Bulgar nedir, Türk-Müslüman nedir, millet nedir, henüz bilmeyen 17 aylık Türkan Feyzullah, o pak alnından akan al kanlar içinde, henüz ömrünün başında şehadet şerbetini içiyor. Bu şehadet şerbetidir ki bu günlere kavuşturdu yüce bir milleti.

Demiştik ya Komünist rejimin kendi ipini çektiği dönemin başı, evet bu zalim totaliter rejim yıkıldı. Çok partili demokratik bir rejime geçildi. Demokrasinin ne derece sindirildiği ayrı bir konu; ancak biz iğneyi önce kendimize batıralım.

Her yıl şehitlerimizin mezarı başında ve Türkan Çeşme anıtında törenler düzenlenir. Bu yılda aynı şeyler yaşandı. HÖH/DPS tekeli döneminde törenler de tek idi. Sonra başka partiler kuruldu ve törenlerin sayısı da parti sayısı gibi artmaya başladı. Bir de Türk Büyükelçiliği ve Başmüftülüğün ayrı programı var. Siyasetçiler çıkıp nutuk atarlar, Şehitlerimiz der, totaliter rejim böyleydi, böyle baskı yaptı der. Ancak ne şehidin manasını anlamıştır -ki ona uygun bir icraatı yok- ne de partisi içerisindeki totaliter yönetimi dert edinir. Bu yıl bir siyasi parti ezber bozdu ve “ben siyasi bir simge, söylem kullanmadan geleneklerimiz çerçevesinde duamı edeceğim ve bir anma programı yapacağım” dedi.

Biraz geriye gidelim… HÖH/DPS’nin tek olduğu yıllarda Burgaz’ın Ulanlı (Ruen) ilçesinin şenlikleri günü partinin önde gelen yönetici, vekil ve belediye başkanları hararetli bir tartışma içine girmişlerdi. Biz de yarıdan sonra plansız bir şekilde bu tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Mevzu şu idi; Cebel (Şeyhcuma) belediyesinde 19 Mayıs anma törenlerini HÖH yapıyor. Diyelim ki belediye bu anma törenlerini kabul etmeyen bir partinin yönetiminde, o zaman törenleri kim yapacak? Soru bu idi. Herkes bir şeyler söylüyor. Kimi artık, o vakit törenler biter diyor, kimi bilmem ne diyor. O gün HÖH tek ben varım, diye düşündüğü için o anlık törenlerin sahibi vardı. HÖH’ün Cebel Belediyesi… Bu ve Türkan Bebek’i anma törenleri gibi benzeri törenler için de aynı mesele hala geçerli.

Evet, o gün fırsat bulup söylediğim gibi bugün daha da bir zaruret gereği söylüyorum ki bu tip törenleri siyasi partiler düzenlememeli. Zira bu tür anma programları siyasi görüşüne bakılmaksızın herkesin ortak değeridir. Bu programlar sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenmeli, siyasi partiler, kurumlar, diğer sivil toplum kuruluşları ve sıradan vatandaşlar bu programa davet edilmeli, misafir olmalı. Misafirler organizasyonu yapan sivil toplum kuruluşunun programı çerçevesinde hareket etmeli. Orasını siyasi bir arena kabul edip, kendi siyasetine alet etmemeli. Şehitlik kavramın içi boşaltılmamalı! Şehidin katilinin peşine düşmeyen, “şehit” diyor ya içimi yakan bu…

Türkan Bebek ve diğer şehitlerimizin anma törenleri ile ilgili, oradaki şehitlerimizin yakınları başta olmak üzere yerel halkın kuracağı bir dernek hem bu programları organize eder hem de davayı siyaset bulaştırmadan anlatabilir, yeni nesle aktarabilir.

Türkiye’deki dernekler bir anma programı düzenlediğinde aynı programa farklı siyasi parti temsilcileri, sivil toplum temsilcileri, kamu kurumları ve vatandaşlar hep birlikte katılabiliyor. Aynı masada, yan yana oturabiliyor. Amma ve lakin “misafir olduklarını” unutmuyorlar.

Birinci tercihimiz neden sivil toplum kuruluşu olmasın!

Bu vesile ile şehitlerimizi bir kez daha Rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun!


İçeriği Paylaş