Goralılar eski geleneklerini yaşatıyor…

Söyleşiler
İçeriği Paylaş

Şar Planina Dağı’nın etekleri, Kosova’nın güney kısmı boyunca uzanıyor. Dağın Gora adı verilen kesiminde ise bu yöre ile aynı adı taşıyan Goralılar yaşıyor. Goralıların buraya 700 yıl önce yerleştiği söyleniyor.
Goralıların kendi dilleri var, ancak sadece sözlü olarak kullanılıyor. Gelenekleri ve kültürleri de kendilerine özgü. Geleneksel el dokuması kıyafetleri ince bir işçiliğin ürünü, ancak devir değiştikçe bu ürünlere ilgi de giderek azalıyor.
Hayatının 35 yılını dokuma tezgâhının başında geçiren 53 yaşındaki Vernesa Hayradini, “Öğretecek kimse yok.” diye iç geçiriyor. Böyle bir şeyi bir gecede öğrenmek mümkün değil; insan bu işe hayatını adamalı. Hayradini yıllarca haftanın her günü dokuma tezgahının başına geçip çalışmış.
Hayradini, tezgâhında genellikle geleneksel kıyafetler dokuyor. Ancak zamanında epey talep gören bu kıyafetler artık para kazandırmıyor. Hayradini’nin yapıp sattığı kıyafetler aile bütçesine katkıda bulunuyor, ama eskiden olduğu kadar değil.
Goralılar, modernleşme konusunda o kadar acele etmedikleri için kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmiş bir halk.
Dokunan desen oldukça zor ve karışık. Geleneksel Goralı kıyafetinin önlüğe benzeyen tek bir parçasının bile yapılması iki haftayı bulabiliyor. Hayradini eğer alıcı bulabilirse bu parçayı 180 avroya satıyor. Tepeden tırnağa Goralı gibi giyinmenin bedeliyse 400 avro, üstelik böyle zor bir talebi karşılamak için Hayradini’nin iki ay çalışması gerekiyor.
Hayradini’nin 31 yaşındaki küçük kızı Anita, on yıldır Avusturya’da yaşayıp çalışıyor. Anita’nın ablası da geçtiğimiz yıl Gora’dan ayrılarak Fransa’ya gitmiş. Hayradini’nin 26 yaşındaki oğlu Erkin ve karısı Mebrulya’nın iki küçük çocuğu var, ama Erkin de yurtdışına gitmeyi planlıyor, çünkü Gora’da çalışabileceği bir iş yok.
SETimes’a konuşan Erkin şöyle diyor: “Dokuz aylık kuaförlük kursundan başka diplomam yok. Diplomanız olsa bile iş bulmak çok zor.”
Çok sayıda Goralı yurtdışında çalışıyor olsa da memleketlerine sıkı sıkıya bağlılar.
Erkin’in babası Nehru Hayradini öğretmenlik yapıyor, ama oğlunun iş bulmasına yardım edemiyor. Ailesini bir arada tutma umuduyla bundan birkaç yıl önce, birikimleriyle Belgrad’ın dış mahallelerinden birinde bir arsa almış. Belgrad en azından Fransa kadar uzak değil, diyor.
Goralılar, kendi kültür miraslarına ve yaşadıkları topraklara sahip çıkan, çalışkan insanlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Müslümanlığı kabul etseler de, Hıristiyan geçmişlerini de hatırlıyor ve bugün hâlâ Noel, Aziz Yorgo Günü ve Aziz Mitar Günü gibi günleri kutlamaya devam ediyorlar.
Yurtdışında yaşayıp çalışanlar, Gora’ya yılda sadece birkaç kez geliyor. İşleri nedeniyle bu kadar sık gelemeyenler bile en azından yılda bir defa Gora’yı ziyaret ediyor ve o ziyareti de mutlaka ilkbahardaki Aziz Yorgo Gününe denk getiriyor. İşte o zaman Gora, rengârenk geleneksel kıyafetler içindeki kalabalıkların yarattığı renk cümbüşü ile canlanıyor.
Her yerden kahkaha sesleri ve şarkılar yükseliyor, danslar ediliyor. Üç gün boyunca süren kutlamalara kimi zaman Sırplar ve Arnavutlar da katılıyor.
Vernesa Hayradini 35 yıldır geleneksel kıyafetler dokuyor.
Gora, yaşamak için kolay bir yer değil. Kış mevsiminde hava sıcaklığı sıfır derecenin epey altına düşüyor ve kar tüm vadileri bir battaniye gibi örtüyor. Bugün Gora köylerinin çoğunda asfalt yollar, elektrik, telefon ve internet erişimi olsa da, eskiden durum farklıydı.
Goralılar, modernleşme konusunda o kadar acele etmedikleri için kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmiş bir halk. Hem coğrafi koşullar hem de yaşam tarzları dolayısıyla uzun yıllar boyunca dış dünyaya kapalı bir şekilde yaşadılar.
Goralılar eskiden silah yapımındaki ustalıkları ve güreşçi pehlivanları ile tanınırdı. Ayrıca çobanlıkta da usta oldukları bilinir, hatta sarayda sadece Gora kuzuları ikram edilirdi.
Gora, tarihinde iki kez bölünme yaşadı. İlk bölünme 1912’de Arnavutluk devletinin kurulmasıyla, ikincisi eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla yaşandı. İkinci bölünmeyle birlikte Gora’nın bazı bölgeleri Makedonya sınırları içinde kaldı. Bugün Goralılar üç ayrı ülkeye dağılmış durumda. Toplam 500 kilometrekarelik Gora’nın 310 kilometrekaresi Sırbistan’da, 150 kilometrekaresi Arnavutluk’ta, 40 kilometrekaresi Makedonya’da bulunuyor.
Gora köylerinde inşaat sahalarına sıkça rastlanıyor. Eski, küçük ve sağlıksız durumdaki evlerin yanına, yeni ve genellikle de akıl almaz derecede büyük evler yapılıyor. Bu evler, Goralıları memleket anılarına bağlayan bir bağ görevi görüyor. Hatta bir Goralı yurtdışında ölürse, yıllardır Gora’dan uzakta yaşamış bile olsa, gömülmeden önce cenazesi bir iki günlüğüne de olsa mutlaka ailesinin evine getiriliyor.
Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Şar Planina Dağı’nın etekleri, Kosova’nın güney kısmı boyunca uzanıyor. Dağın Gora adı verilen kesiminde ise bu yöre ile aynı adı taşıyan Goralılar yaşıyor. Goralıların buraya 700 yıl önce yerleştiği söyleniyor.
Goralıların kendi dilleri var, ancak sadece sözlü olarak kullanılıyor. Gelenekleri ve kültürleri de kendilerine özgü. Geleneksel el dokuması kıyafetleri ince bir işçiliğin ürünü, ancak devir değiştikçe bu ürünlere ilgi de giderek azalıyor.
Hayatının 35 yılını dokuma tezgâhının başında geçiren 53 yaşındaki Vernesa Hayradini, “Öğretecek kimse yok.” diye iç geçiriyor. Böyle bir şeyi bir gecede öğrenmek mümkün değil; insan bu işe hayatını adamalı. Hayradini yıllarca haftanın her günü dokuma tezgahının başına geçip çalışmış.
Hayradini, tezgâhında genellikle geleneksel kıyafetler dokuyor. Ancak zamanında epey talep gören bu kıyafetler artık para kazandırmıyor. Hayradini’nin yapıp sattığı kıyafetler aile bütçesine katkıda bulunuyor, ama eskiden olduğu kadar değil.

Goralılar, modernleşme konusunda o kadar acele etmedikleri için kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmiş bir halk.
Dokunan desen oldukça zor ve karışık. Geleneksel Goralı kıyafetinin önlüğe benzeyen tek bir parçasının bile yapılması iki haftayı bulabiliyor. Hayradini eğer alıcı bulabilirse bu parçayı 180 avroya satıyor. Tepeden tırnağa Goralı gibi giyinmenin bedeliyse 400 avro, üstelik böyle zor bir talebi karşılamak için Hayradini’nin iki ay çalışması gerekiyor.
Hayradini’nin 31 yaşındaki küçük kızı Anita, on yıldır Avusturya’da yaşayıp çalışıyor. Anita’nın ablası da geçtiğimiz yıl Gora’dan ayrılarak Fransa’ya gitmiş. Hayradini’nin 26 yaşındaki oğlu Erkin ve karısı Mebrulya’nın iki küçük çocuğu var, ama Erkin de yurtdışına gitmeyi planlıyor, çünkü Gora’da çalışabileceği bir iş yok.
SETimes’a konuşan Erkin şöyle diyor: “Dokuz aylık kuaförlük kursundan başka diplomam yok. Diplomanız olsa bile iş bulmak çok zor.”

Çok sayıda Goralı yurtdışında çalışıyor olsa da memleketlerine sıkı sıkıya bağlılar.
Erkin’in babası Nehru Hayradini öğretmenlik yapıyor, ama oğlunun iş bulmasına yardım edemiyor. Ailesini bir arada tutma umuduyla bundan birkaç yıl önce, birikimleriyle Belgrad’ın dış mahallelerinden birinde bir arsa almış. Belgrad en azından Fransa kadar uzak değil, diyor.
Goralılar, kendi kültür miraslarına ve yaşadıkları topraklara sahip çıkan, çalışkan insanlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Müslümanlığı kabul etseler de, Hıristiyan geçmişlerini de hatırlıyor ve bugün hâlâ Noel, Aziz Yorgo Günü ve Aziz Mitar Günü gibi günleri kutlamaya devam ediyorlar.
Yurtdışında yaşayıp çalışanlar, Gora’ya yılda sadece birkaç kez geliyor. İşleri nedeniyle bu kadar sık gelemeyenler bile en azından yılda bir defa Gora’yı ziyaret ediyor ve o ziyareti de mutlaka ilkbahardaki Aziz Yorgo Gününe denk getiriyor. İşte o zaman Gora, rengârenk geleneksel kıyafetler içindeki kalabalıkların yarattığı renk cümbüşü ile canlanıyor.
Her yerden kahkaha sesleri ve şarkılar yükseliyor, danslar ediliyor. Üç gün boyunca süren kutlamalara kimi zaman Sırplar ve Arnavutlar da katılıyor.

Vernesa Hayradini 35 yıldır geleneksel kıyafetler dokuyor.
Gora, yaşamak için kolay bir yer değil. Kış mevsiminde hava sıcaklığı sıfır derecenin epey altına düşüyor ve kar tüm vadileri bir battaniye gibi örtüyor. Bugün Gora köylerinin çoğunda asfalt yollar, elektrik, telefon ve internet erişimi olsa da, eskiden durum farklıydı.

Goralılar, modernleşme konusunda o kadar acele etmedikleri için kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmiş bir halk. Hem coğrafi koşullar hem de yaşam tarzları dolayısıyla uzun yıllar boyunca dış dünyaya kapalı bir şekilde yaşadılar.
Goralılar eskiden silah yapımındaki ustalıkları ve güreşçi pehlivanları ile tanınırdı. Ayrıca çobanlıkta da usta oldukları bilinir, hatta sarayda sadece Gora kuzuları ikram edilirdi.
Gora, tarihinde iki kez bölünme yaşadı. İlk bölünme 1912’de Arnavutluk devletinin kurulmasıyla, ikincisi eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla yaşandı. İkinci bölünmeyle birlikte Gora’nın bazı bölgeleri Makedonya sınırları içinde kaldı. Bugün Goralılar üç ayrı ülkeye dağılmış durumda. Toplam 500 kilometrekarelik Gora’nın 310 kilometrekaresi Sırbistan’da, 150 kilometrekaresi Arnavutluk’ta, 40 kilometrekaresi Makedonya’da bulunuyor.
Gora köylerinde inşaat sahalarına sıkça rastlanıyor. Eski, küçük ve sağlıksız durumdaki evlerin yanına, yeni ve genellikle de akıl almaz derecede büyük evler yapılıyor. Bu evler, Goralıları memleket anılarına bağlayan bir bağ görevi görüyor. Hatta bir Goralı yurtdışında ölürse, yıllardır Gora’dan uzakta yaşamış bile olsa, gömülmeden önce cenazesi bir iki günlüğüne de olsa mutlaka ailesinin evine getiriliyor.
Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.