Makedonya’daki Tarikatler, Silsileleri, Maneviyat Büyüklerinin Hayatları ve Hizmetleri

Eyüp Salih Özel Dosyalar
İçeriği Paylaş

MAKEDONYADA’ Kİ TARİKATLER, SİLSİLELERİ, MANEVİYAT BÜYÜKLERİNİN HAYATLARI VE HİZMETLERİ

Osmanlılar Balkanlara yerleşmeden önce İslam adına gönülleri feth eden tasavvuf erbabı onlarla birlekte de bu topraklara gelerek yol kavşaklarında kurdukları tekke ve zaviyelerde yaptıkları faaliyetlerle insanların sevgisini kazanmışlardır. Osmanlı döneminde, Balkanlarda farklı tarikatlara mensup olan tekkelerin kuruluşuyla tasavvufi düşünce ve yaşayış kendine yer bulmuştur. Zamanında çok sayıda var olan tekke ve zaviyelerden bugün Makedonya’ da ayakta kalanların sayısı azdır.

 

Evliya Çelebi Balkan seyahati esnasında Üsküp’ ten söz ederken yirmi tekkenin var olduğunu yazmaktadır. Bunlar arasında önceden bir paşanın konağı olan bir ev Melek Ahmet Paşa tarafından Mevlevi tekkesi olarak kullanılmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında Konya’da Mevlevi asitanesinde türbedar olan Hüseyin Dede Üsküp Mevlevihanesine postnişin olarak gönderilmiştir. Vefatından sonra yerine yine Konya’dan Mustafa Dede ile Abdülbaki Dede de aynı görev için gönderilmiştirler. 1850 – 51 yılında tekkenin postnişini olan Abdülfettah Efendi’nin ölümünden sonra tekke’de İlbasanlı Niyazi Efendi kırk yıl şeyhlik yapmıştır. Ölümünden sonra 1890 yılında oğlu Ali Efendi bu görevi yerine getirmiştir. Tekke’nin son Şeyhi Hakkı Efendi’nin İstanbul’a göç etmesiyle 1955 yılında bu tekke yıktırılmıştır.

Makedonya’da Üsküp’ten başka Manastır, İştip, Köprülü ve Eğri Palanka da Mevlevi zaviyelerinin var olduğu bilinmektedir.

Onbeşinci yüzyılın sonu ve onaltıncı yüzyılın başlarında Lütfullah Üsküp’lünün Üsküp’ün Vodno dağında tekkesini kurarak Nakşibendî tarikatını Makedonya’ya yaymıştır. Manevi yolculuğa Molla İlahi’de başlayan daha sonra Emir Buhari’nin yanında tamamlayarak irşat faliyetlerini sürdürmüştür.

Onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında Makedonya’nın doğusunda bulunan Koçine (Koçani) şehrinde Şeyh Mehmet Efendi tarafından bir Nakşibendî tekkesi kurulmuştur. Şeyh Mehmet’ten sonra yerine büyük ağabeyinin oğlu Şeyh Hüssam (ö.1835) göreve devam etmiştir. Babadan oğula devam eden şeyhlik makamında son şeyh olan Şeyh Hasan’ın 1933 yılında Türkiye’ye göç etmesi ile bu şehirde Nakşibendîlik de son bulmuştur.

İştip’te ise Aziz Baba tarafından bir Nakşibendî tekkesi kurulmuştur. Aslında 1826 yılında Bektaşi tekkelerinin kapatılmasından sonra Aziz Baba Bektaşilikten Nakşibendîliğe geçmiş ve onun ailesinden gelen şeyhler tarafından yönetilmiştir. 1945 yılında kapatılan tekke 1974 yılında vekil Niyazi Ahmetov tarafından yeniden açılmış ve faaliyetine devam etmiştir.

Kalkandelen de de ondokuzuncu yüzyılda bir Bektaşi tekkesi Nakşibendî Tekkesine dönüştürülmüştür. Şeyh Mustafa (ö.1885) tarafından kurulan bu tekke 1920 yılına kadar faaliyet göstermişse de bu tekkeden eser kalmamıştır.

Köprülü (Veles) şehrinde 1880 yılında Yahya Baba tarafında bir Nakşibendi Tekkesi kurulmuştur. Tekke Balkan savaşlarında yıkılmış fakat Yahya Baba’nın medfun olduğu türbe halen ziyaret edilmektedir.

 

Kadiri Tarikatına mensub tekkelere bir göz attığımızda onsekizinci yüzyılda Şeyh Acemzade Ahmet Efendi’nin önderliğinde Üsküp’te bir Kadiri Tekkesinin var olduğu bilinmektedir. Aslında Sinani Tarikatına mensup Kara Mustafa veya halk arasında Dükancik Tekkesi Kadiri Tekkesi olarak kulanılmıştır. Bu tekke’de Şeyh Kasım, Şeyh İlyas, Şeyh Said ve Şeyh Mesud Kadiriliğin devamını sağlamışlardır. Tekke 1954 yılında yıkılmıştır.

Üsküp’te ikinci bir Kadiri tekkesi Haci Kazım Emin tekkesi olarak bilinmektedir. 1940 yılına kadar çalışan tekkede Şeyh Selim Kadiri zikrini icra etmiştir.

Kumanova’ya yakın Sopot köyünde bir Kadiri Tekkesi de varmış. Bugün tekkeden bir kalıntı olmasa da bu tekkede şeyhlik yapan Şeyh Daut, Şeyh Kadri ve Şeyh Numan’a ait bir türbe bulunmaktadır. Üsküp ülema meclisinin 1939 yılındaki raporuna dayanarak Ohri’de bir Kadiri tekkesinden söz edilse de, bu tekkeden bir kalıntı bulunmamaktadır.

Debre şehrinde 1874 – 1880 yıllarında Şeyh Hamza tarafından bir Kadiri Tekkesi inşa edilmiştir. Ondan sonra posta Şeyh Nuri, Şeyh Kadri, Şeyh Kerim, Şeyh Hüseyin ve Şeyh Şaban oturmuştur. Bugün bu tekke bulunmamaktadır.

Ondokuzuncu yüzyılda Rifai Tekkelerinin varlığı Üsküp, Köprülü, Manastır, Valandova ve Koçani de görülmektedir. Bunlardan en önemlisi ve en çok faliyette olan 1817 yılında Şeyh Mehmet b. İsmail tarafından Üsküp’te kurulan Rifai Tekkesidir. Üsküp’e gelen Şeyh Seyyid Haci Hatifi ile tanıştıktan sonra Rifai tarikatına giren Mehmet Efendi şeyhlik icazetnamesini de almıştır. Kalkandelen’e bağlı Grupçin köyünde dünyaya gelmiş olan Mehmet Efendi küçük yaşta Üsküp’e gelmiş ve orada medrese eğitimini de tamamlamıştır. 1822 yılında vefatından sonra yerine oğlu Şeyh Sadeddin gelmiştir. Şair ve âlim bir kişiliğe sahip olan Şeyh Sadeddin 1852 yılında vefat edince yerine oğlu Mehmet Bakir postnişin olmuştur. Mehmet Bakir’in 1896 yılında vefat etmesiyle Şeyh Sadeddin Sırrı bu görevi devam ettirmiştir. 1936 yılında Türkiye’ye göç ederek yerine Şeyh İbrahim Mürteza’yı bırakmıştır. Şeyh’in 1929 yılında vefat etmesiyle Şeyh Ahmet,ondan sonra da Şeyh Mustafa Fazıl tekkeyi yönetmişlerdir. 1954 yılında İstanbul’a göç eden Şeyh Mustafa Fazıl, yerine dervişi Necip Ağa’yı bırakmıştır. O da 1957 yılında Türkiye’ye göç edince Şeyh İbrahim Mürteza’nın oğlu şeyh Haydar Efendi tekke’yi 1987 yılına kadar yani vefatına kadar yönetmiştir. Ondan sonra yerine oğlu şeyh Erol geçmiştir. Onun vefatiyle oğlu Şeyh Mürteza Efendi tekkede hizmet etmektedir.

Manastır’da ondokuzuncu yüzyılda üç Rifai tekkesi açılmıştır. Mısırlı Şeyh Abdullah tarafından 1789 -1805 yılları arasında kurulan Lokanta Tekkesinin var olduğu bilinmektedir. Şeyh Abdullah’tan sonra Şeyh Mehmet, Şeyh Eşref ve Şeyh Ahmet posta oturmuşlardır. Manastır’ın taşrasında Şeyh Nazmi Efendi tarafından 1859 yılında bir Rifai Tekkesinin kurulduğu bilinmektedir. Daha doğrusu arkadaşı Şeyh Sırrı ile birlikte bu tekkeyi kurmuşlardır. Şeyh Sırrı İstanbul’a döndüğü için görevi Şeyh Nazmi Efendi yürütmüştür. Onun vefatından sonra Şeyh Mehmet, Şeyh Âdem, Şeyh Mehmet, Şeyh Hacı Bedreddin, Şeyh Ali Riza ve Şeyh Yahya Efendi vazife görmüştürler.

Üsküp Rifai tekkesini kuran Şeyh Mehmet’in torunu, yani Şeyh Sadeddin’in oğlu olan Şeyh Bedreddin, ağabeyi Şeyh Mehmet Bakir’den hilafet aldıktan sonra Manastır’da üçüncü Rifai Tekkesini kurmuştur. Şeyh Bedreddin’den sonra tekkede Şeyh Vefki, Şeyh Ahmet ve Şeyh Yahya postnişinlik yapmıştırlar.

Bazı araştırmacıların yazılarında Rifai tarikatına ait Debre’de Şeyh Nureddin Tekkesinden, Valandova’ya bağlı Yürükhane köyünde ve Köprülü’ye ait Karaslar köyünde Rifai tekkelerinden, İştip’te Gani Baba ve Hasan Babaların kurdukları tekkelerden söz edilmektedir.

Sa’di’lerin ise yalınız Üsküp’te ondokuzuncu yılda muhacir olarak Kosova’dan gelen Vefa Baba’nın kurduğu bir tekke vardır. Vefa Baba’dan sonra posta Şeyh Mehmed Ali, Şeyh Muharrem, Şeyh Şaban, Şeyh Rifat ve Şeyh Ali Riza oturmuşlardır.

Makedonya’da ondokuzuncu yüzyılın yarısında Seyyid Muhammed Nur’ul Arabi’nin şahsında üçüncü devre Melamiliği yayılmıştır. Aslen Mısırlı olan ve derin islam ve tasavvuf kültürüne sahip Nur’ul Arabî 1813 yılında doğmuştur.

Seyyid Muhammed Nur üstadı Hasan el Kuveysni’nin emriyle 1829 yılında Rumeliye doğru yola çıkar. Sereze (Yunanistan) gelerek medresede bir süre müderrislik yapar. 1833 yılında da Koçana (Makedonya) medresesinde müderrisliğe devam eder. Belli dönemlerde Koçana ve Üsküp’te kaldıktan sonra Manastır’da da ikamet etmiştir. 1843 yılında hacca gittikten sonra 1849 yılında İstanbul’a gider. 1850 yılında Prizren’de bulunduğu dönemde Melamiliği açıklar. Birkaç kez İstanbul’a ve hacca giden Muhammed Nur, 1885 yılında son hac dönüşünden sonra Ustrumca’da kalır. 12 Mart 1887 yılında vefat etmiştir.

Ustrumca’da Seyyid Muhammed Nur’ul Arabî’nin oturduğu ev tekke olarak kullanılmıştır. Vefatından sonra da orada defnedilerek türbe inşa edilmiştir. Yerine halifesi Haci Faik Bey şeyhlik makamına gelmiştir.

Muhammed Nur’un evlad edindiği Hacı Valde, Hacı Faik Beyin vefatından sonra görevi devr almıştır. Belli bir süre faliyetsiz kaldıktan sonra şimdi Ramiz Efendi tarafından Melamilik devam etmektedir.

İkinci tekkede de Seyyidin oğlu Şerif Efendi şeyhlik yapmıştır. Onun vefatından sonra Haci Abiş Efendi şeyh olmuş fakat onun zamanında bu tekke kapatılmıştır.

Ustrumcada ki iki tekkeden başka Doyran’da, Dedeli köyünde, Köprülü’de, Vranofça’da, Kavadar’da, İştip’te ve Manastır’da da Melami tekkeleri varlığını sürdürmüştür.

Üsküp’te Melami tekkesini Seyyid Muhammed Nur’un damadı ve halifesi Abdürrahim Fedai Efendi kurmuş ve ilk şeyhi olmuştur. Ondan sonra oğlu Hacı Kamil Efendi posta geçmiştir. Onun yerine de oğlu Hakkı Efendi şeyh olmuştur.

1952 yılında tekkenin yıkımından sonra dervişler Hacı Müzaffer tarafında Melamiliği devam etmişlerdir.

Bektaşilik diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi Makedonya’da da onyedinci yüzyılın ikinci yarısından sonra tekkelerin kurulmasıyla yayılmağa başlamıştır. Bektaşi tekkeleri arasında en etkili ve yapı olarak en görkemli olanı Kalkandelen’de bulunan Harabati Baba tekkesidir.

Bu tekkeyi Sersem Ali Dede (ö.h. 977) inşa etmiştir. Ondokuz yıl posnişinlik yaptıktan sonra Bektaşiliği yaymak için gelen Harabati Baba (ö.h.1027) onun yerine oturmuştur. Bu sebeple tekke iki isimle anılmaktadır. Harabati Baba ve Sersem Ali Dede Tekkesi. Harabati Baba’dan sonra postnişinliğe Malatyalı Mehmet Baba tayin edilmiştir. Hicri 1199 yılında vefatından sonra Sivaslı Hüseyin Baba posta oturmuştur. Hicri 1200 yılında vefatından sonra ise sırasıyla Kalkandelenli Hacı Hasan Baba (ö.h.1204). Kalkandelenli Sadık Baba (ö.h.1205), Peroylu Mahremi Baba (ö.h. 1237), Debreli Ali Baba (ö.h.1248), Kalkandelen’li Muharrem Baba (ö.h.1249), Köprülü’lü Ali Can Baba (ö.h.1250), Sünetçizade Köprülü’lü Emin Baba (ö.h. 1298), Servi’li İbrahim Mehmet Meyli Baba (ö.h.1300), El Hacc Melek Ahmed Baba (ö.h.1304), Debreli Hamit Baba (ö.h.1328), Kalkandelenli Haci Hamza Baba (ö.m.1947), Kazim Bakali Baba (ö.1983), Kalkandelenli Tayyar Baba (ö.m.1984 ), Kalkandelen’li Tahir Emin Baba. Bugün Edmond Tahir Baba hizmet etmektedir.

Kalkandelende’ki Harabati Baba Tekkesinden başka Kalkandelen’e yakın Poroy köyünde Yaver Baba ve Şipkovitsa köyünde Koyun Baba Tekkeleri faliyet göstermiştir.

Üsküp’te Mustafa Baba ve Süleyman Baba Bektaşi Tekkeleri de kurulmuştur. Manastır’da Hüseyin Baba, İştip’te Hamza Baba, Köprülü’de Hacı Baba, Kırçova’da Muharrem Baba, Makedonski Brod’ta Hıdır Baba, Debre’de Ali Paşa Tekkeleri çalışmıştır. Pirlepe’nin Kanatlar köyünde Dikmen Baba Tekkesi Bektaşiliği ayakta tutmaktadır.

Ondördüncü yüzyılda kurulan Halvetiye tarikatı en çok kol ve şubeye sahip olan tarikattır.

Makedonya’da Halvetilik Sinani, Karabaş ve Hayati kolları olarak faliyet gösterdiği bilinmektedir. Halvetiliğin Sinanilik kolunu incelediğimizde Üsküpte iki tekke’nin varlığı tespit edilmektedir. Ümmi Sinan veya diğer ismiyle Veliyüddin Vardar Sinani Tekkesi, Vardar nehri kıyısında onaltıncı yüzyılın sonlarında İbrahim Ümmi Sinan müridlerinden Abdülhadi el Vardari tarafından kurulmuştur. Ondan sonra Veli Dede posta oturmuştur. 1806 yılında tekkenin şeyhliğine Şeyh Abdülfettah gelmiştir. 1833 yılında Muhyiddin Halife ve ondan sonra Abdülgafur Halife Şeyh olmuştur. Tekkenin son Şeyhi Hafız Ömer Mehmet Efendi 1912 yılına kadar şeyhlik yapmıştır ve ondan sonra Türkiye’ye göç ederek 1954 yılında vefat etmiştir.

Üsküp’te ikinci Sinani Tekkesi İplikçi Hasan Efendi tekkesidir. İplikçi Hasan Efendi de İbrahim Ümmi Sinanın halifelerinden Nasuh Efendi’nin ve Veli Dede’nin mürididir. Onyedinci yüzyılın başlarında kurulan tekkede İplikçi Hasan Efendi’den sonra posta şu şeyhler oturmuştur: Şeyh Derviş Efendi, Şeyh Şit Efendi, Şeyh Terzili Ali Efendi, Şeyh İbrahim Bukagili, Haci Abbas Baba, Şeyh İbrahim, Şeyh Bahaeddin, Şeyh Halid, Şeyh İbrahim, Şeyh Abbas ve Şeyh Kadri Efendi.

Halveti Karabaşi Tekkesi, Üsküp’te Şeyh Salih Baba tarafından kurulmuştur. Prizren Saraçhane Halveti Tekkesinden icazetli olan Şeyh Salih Baba onsekizinci yüzyılda Üsküp’te Vardar nehrinin sağ kıyısında tekkesini kurmuştur. Şeyh Salih bir dönem İstanbul’da kaldıktan sonra var olan tekkeyi genişletmiştir. Şeyh Salih’in vefatinden sonra posta Şeyh Behlül, Şeyh Arif, Şeyh Daut, Şeyh Süleyman, Şeyh Süleyman, Şeyh İbrahim, Şeyh Haydar posta oturmuşturlar (Şeyh İbrahim ve Şeyh Haydar Halveti tarikatı icazetinin dışında Rifai tarikatından da icazetliydiler).

İkinci Karabaş Tekkesi, Zincirli Tekke olarak anılmaktadır. Şeyh Âdem Baba’nın kurduğu bu tekkede onun vefatından sonra Şeyh Süleyman, Şeyh Ebu Bekir, Şeyh Osman, Şeyh Ali, Şeyh Mustafa Kenzi ve Şeyh Mehmet Ferit tarafından hizmet edilmiştir.

Köprülü’de Şeyh Mehmet baba tarafından Derbent Dergâhı kurulmuştur. Demir kapı yakınında bulunan Koşarka köyünde yaşadıkları zaman Halveti Şeyhi Şeyh Mustafa babadan hilafet almıştır. Şeyh Mustafa baba ise Leskovsa’lı Aziz Şeyh Hüseyin babanın halifesidir.

Şeyh Mehmet babanın 1754 yılında vefatından sonra posta oğlu Şeyh Osman baba oturmuştur. O da Koşarkalı Şeyh Mustafa babadan hilafet almıştır. Şeyh Osman babanın 1804 yılında vefatından sonra, Şeyh Mustafa babanın oğlu Şeyh Mahmut babadan hilafet olarak oğlu Şeyh İbrahim baba 1844 yılına kadar posta oturmuştur. Şeyh İbrahim babadan sonra 1856 yılına kadar büyük oğlu Şeyh Nureddin baba, ondan sonra da küçük oğlu Şeyh Süleyman baba 1862 yılına kadar pota oturmuştur. Şeyh Süleyman baba hilafeti Prizren’in Saraçhane Halveti Şeyhi Cemali babadan almıştır. Şeyh Süleyman babanın vefatında oğlu şehzade İsmail sekiz yaşındaymış. Prizrene gönderilerek onsekiz yaşına kadar ders alarak hizmet ettikten sonra Şeyh Abidin babadan hilafet alır ve Derbent dergâhında 1912 yılına kadar 40 yıl posta oturmuştur. Şeyh İsmail babanın Hakk’ın rahmetine kavuşmasından sonra Prizren Halveti dergahı potnişini Şeyh Ali Alaeddin babadan hilafet alarak oğlu Şeyh Ahmet baba 1950 yılına kadar posnişinlik yapmıştır. Onun yerine ise oğlu Şeyh Ali Alâeddin Saraçhane dergâhı Şeyhi Hasan babadan hilafet alarak posta oturmuştur. 1957 yılında Türkiyeye göç ederek 1996 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur.

NOT: Prizrende ki Saraçhane Halveti tekkesini kuran Pir Osman baba Serezli Pir Eşşeyh Hüseyin effendi’den icazet almıştır. Tekkede var olan secereye göre ve silsileye göre Ramazaniye koluna dolayısıyla Ahmediyye şubesine dayanmaktadır. Şimdiye kadar yazılan ve yayınlanan eserlerde ise Halveti Karabaşi olarak gösterilmektedir. Bu vesileyle Makedonyadaki bazı Halveti tekkelerin posnişinleri Prizren tekkesinden hilafet almakla Karabaşiyye olduklarını kabul etmektedirler. Acizane yaptığım araştırmalara göre ise Halvetiyyenin Cemaliyye kolundan Şabani Veli hz. tarafından Şabaniyye kolu ve ondan da Karabaşi Veliden Karabaşiyye kolu ve ondan da Nasuhiyye, Bekriyye, Arifiyye ve Hüseyniyye kolları kurulmuştur.

Halvetilierde ikinci Pir kabul edilen Seyyid Yahya Şirvaniden sonra Halveti tarikatı dört ana şubeye ayrılmıştır. Ruşeniyye, Cemaliyye, Ahmediyye ve Şemsiye. Şeyh Ahmed Şemseddin tarafından kurulan Ahmediyye’den ise dört kol ortaya çıkmıştır. Diğerleri arası Şeyh Ramazan Mahfi efendi’ye nisbet edilen Ramazaniyye kolundan da Hayatiyye kolu açılmıştır.

Hayatiyye kolunun kurucusu Pir Mehmet Hayati Hazretleri Buhara’da doğmuştur. Eğitimini Buhara’da başlatıp Edirne’de devam etmiş ve Sereze varmıştır. Orada Pir Hüseyin Efendi’de manevi eğitimini tamamlamış ve icazetini almıştır. Serez’den ayrılan Pir Mehmet Hayati önce Kırçova’ya uğramış ve son durağı Ohri olmuştur. Ohri’de pek hoş karşılanmayan Hayati Hazretleri İstanbul’dan aldığı müsadeyle, merkezde bulunan Zeynel Abedin Paşa camisinin bitişiğinde tekkesini de kurmuştur. İlk günlerde Pir Hayati’ye garip baksalar da yavaş yavaş onun etrafında intisap edenlerin sayısı artmaya başlamıştır. Gönüllerinde ki tevhid inancını zikrullahla kuvvetlendirmek için telkin etmesi sonucunda zikir halkasının genişletmesini sağlamıştır. Ona gönül verenlere salatüselamı, istigfarı ve zikrullahı dillerinden eksik etmemelerini tavsiye etmiştir. Zamanın müftüsü olan Ali Efendi’nin oğlu Osman’ı bir kızıyla evlendirerek damat edinmiştir. Diğer kızı ise genç yaşta vefat etmiştir.

Ohri Hayati Halveti Tekkesi Ramazanilik şubesinin Hayatiye kolunun asitanesi olmuştur. Bir tasavvufi merkezi olmanın yanı sıra Ohri’nin ve etrafta ki şehirlerin sosyal ve kültürel hayatında da oldukça etkili olmuştur. Pir Mehmet Hayati’nin Ohri’ye gelişine dair kesin tarih bilinmese de, vefat yılı hicri 1180, miladi 1766-67 olduğu bilinmektedir. Vefaatından sonra asitane postuna damadı ve halifesi Şeyh Osman Efendi oturmuştur. Hac yolculuğunda bulunurken Küstendil’e yakın bir yerde pusudan açılan ateş sonucunda şehit edilmiştir. Şeyh Osman Efendi’den sonra görevi Şeyh Abdülkerim Efendi almıştır ve posta sırasıyla Şeyh Abdülhadi Efendi, Şeyh Mehmet Efendi, Şeyh İsmail Hakkı Efendi, Şeyh Zekeriyya Efendi, Şeyh Tahir Efendi, Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Yahya Efendi, Şeyh Abdülkadri Efendi oturmuştur. Ohri Hayati Halveti Tekkesi, Pir Hayati Hazretlerinin bıraktığı usul ve erkan dahilinde Şeyh Osman Efendi önderliğinde hizmet vermeğe devam etmektedir.

NOT: Şeyh Abdülkerim Efendinin dört oğlu vardır. Şeyh Mürteza Efendi, Şeyh Abdülhadi Efendi, Şeyh Abdüsselam Efendi ve Şeyh Mustafa Efendi. Dört oğlu hilafet almıştır ancak yalınız Şeyh Abdülhadi Efendi posnişin olmuştur

Pir Mehmet Hayati hazretlerinin seceresi şöyledir : Hz. Muhammed Mustafa s.a.s., Hz. Ali r.a., Hasani Basri, Habibi Acemi, Davudi Tai, Marufi Kerhi, Sırri Sekati, Cüneydi Bagdadi, Mümşad Dineveri, Muhammed Dineveri, Kadi Vecihuddin, Ebu Necib Sühreverdi, Kutbeddin Ebheri, Rukneddin Sincani, Şehabeddin Tebrizi, Cemaleddin Testeri, İbrahim Zahid Geylani, Ahi Muhammed Halveti, Pir Ömer Halveti, Ahi Mirim Halveti, İzeddin Halveti, Sadreddin el Hiyavi, Seyyid Yahya Şirvani, Pir Muhammed Erzincani, İbrahim Kamil Kayseri, Alaeddin Uşaki, Ahmed Efendi Yiğit Başi, Haci Karamani Efendi, Kasım Efendi, Muhyi Efendi Karahisari, Ramadan Efendi Karahisari, Ali Efendi Rumi, İbrahim Efendi ibni Ali Rumi, Ali Efendi Rumi,Fadil Ali Efendi Rumi, Pir Eşşeyh Hüseyin Efendi , El Hacc Mehmed Pir Hayati efendi Rumi.

Serez’den yola çıkan Pir Mehmet Hayati ilk önce Kırçova’ya uğramıştır. Burada çok güzel karşılanan Pir Hayati kısa bir zaman kaldıktan sonra Ohri’ye gelmiştir. Kırçova’da iken kaldığı İshak Bey Camii, hilafet verdiği Şeyh Ahmet Fitos Efendi tarafından Hayati Baba tekkesi olarak Hayatiliğin usul ve erkânına uygun hizmet vermeye başlamıştır. Şeyhin vefatından sonra Şeyh Ahmet Katana Efendi, Şeyh Ömer Efendi, Şeyh Ali Efendi, Şeyh Mahmud Efendi, Şeyh Bayram Efendi, Şeyh Musatafa Efendi, Şeyh Mehmet Abedin Efendi, Şeyh Halim Emru Efendi, Şeyh Yusuf Efendi, Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Ali Efendi, Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh İbrahim Efendi postnişinlik yapmıştırlar. Şimdi de bu görevi Şeyh Ali Fuat Efendi yürütmektedir.

Kırçova’da Hayati Halveti koluna bağlı ikinci tekke de Çulli Baba tarafından kurulan ve onun ismiyle anılan Çulli Baba Tekkesidir. Çulli Baba zengin birisi olamasına rağmen her şeyden vazgeçip tasavvuf yoluna girmiş ve Pir Mehmet Hayati Kırçova’ya gelerek ona hilafet vermiştir. Hiç kimseden yardım almadan kendi varidatıyla tekkeyi inşa eden Çulli Baba’nın vefatından sonra tekke 70 yıl şeyhsiz kalmıştır. Bu dönemden sonra Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Muhyiddin Efendi, Şeyh Mustafa Efendi, Şeyh Mahmut Hayreddin Efendi, Şeyh Adem Sefauddin Efendi son zamanlara kadar tekkede hizmet görmüşlerdir. Şu anda ise tekkede bütün ibadet ve zikirler gerekleşirken posta kimse oturmamaktadır, yani tekkede Şeyhlik görevinde kimse yoktur.

Kırçova’da Hayati Halveti koluna ait üçüncü tekke Pir Mehmet Hayati’nin Halifesi ve damadı olan Şeyh Osman Efendi zamanında Şeyh Selim tarafından kurulmuştur ve tekke Şeyh Selim Tekkesi olarak anılmaktadır. Şeyh Selim’den sonra şeyhlik görevini Şeyh Abdülkerim Efendi, Şeyh Mehmet Efendi, Şeyh Ahmet Efendi, Şeyh Osman Efendi, Şeyh Selim Efendi, Şeyh İbrahim Efendi, Şeyh Necip Efendi devam etmişlerdir. Şeyh Necip’in Türkiye’ye göç etmesiyle tekkede bir dönem durgunluk yaşanmıştır. Son zamanlarda tekkenin yeniden inşaatıyla tekke yine canlanmıştır. Şu anda hizmet Vekil (Yarım Halife) Ruşit Kolça Efendi tarafından yürütülmektedir.

Kırçova’da bulunan bu tekkelerden başka bir Hayati Halveti Tekkesi de Kırçova’ya yakın Zayas köyünde bulunmaktadır. Şeyh Selim tarafından kurulan bu tekkede vefatından sonra Şeyh Mustafa ve Şeyh Ali Şeyhlik yapmışlardır. 1912 yılında Şeyh Ali nin vefatıyla tekkede Hayati koluna ait tafavvufi hizmet de durmuştur.

Usturga da Asitane Şeyhi Şeyh Osman Efendinin izni ile Derviş Hasan bin Feyzullah Hasan Baba 1770 yılında tekkesini kurmuştur. Vefatından sonra Şeyh olmayan Şeyhzade olarak Kadri Efendi görev yapmıştır. Ondan sonra Şeyh Arif Efendi, Şeyh Rifat Efendi, vekil (Yarım Halife) Mustafa Efendi, Vekil (Yarım Halife )Kemal Efendi, Şeyh Arif Efendi posta oturmuşlardır. Bugün Hasan Baba Tekkesinde posta oturan Şeyh Arif Efendi Hayati kolunu devam ettirmektedir.

İştipte Yukarı Tekke Ohri’de Asitane Şeyhi Şeyh Osman Efendinin Abdi Babaya Hilafet vermekle kurulmuştur. Şeyh Abdi Babadan sonra torunu Şeyh Mustafa Efendi posta oturmuştur. Vefatından sonra sırasıyla Şeyh Hüseyin Efendi, Şeyh Mehmet Efendi ve Şeyh İbrahim Efendi Hayati Halveti Tekkesinde hizmet etmiştirler. İştip’in Yukarı Tekkesinde otuzdokuz yıl şeyhlik yapan Şeyh İbrahim Efendi 1959 yılında göç ederek İzmirde yerleşmiştir. Orada da göreve devam ederek 45 yıl posnişinlikten sonra 1967 yılında vefat etmiştir.

Ohri, Kırçova, Usturga ve İştipten başka Manastır, Ergiri, İlbasan, Tirana, Bilişte gibi şehirlerde de Hayati koluna ait tekkeler açılmıştır.

EYÜP SALİH, Ohri- Makedonya

Araştırmacı Gazeteci, 30 Nisan 2010


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.