Srebrenitsa’da Ölüm Çiçekleri

Haberler
İçeriği Paylaş

Bosna Savaşında 250 binin üzerinde Boşnak katledildi. Bundan yaklaşık yirmi yıl önce Avrupa’nın tam göbeğinde milletler içinde en masum ve nazenin bir millet olan Boşnaklar üç yıl boyunca soykırıma tabi tutuldu. Bu bir savaş değil aslında bir intikam ve katliamdı. Yugoslavya’nın dağılmasını müteakiben tamamen savunmasız kalan Boşnaklar hem Hırvatların hem de Sırpların hedefi haline geldi. Tıpkı sırtlanların arasında kalmış bir kuzu misali canilerin saldırısına uğradı. Bu paylaşımda aç gözlülüklerinin kurbanı oldular ve zamanla birbirleriyle de savaşmaya başladılar. Bizler bu uzun üç yılı bombalanan Pazar yerlerinde sürünerek kameralardan yardım isteyen yaralı Boşnaklar, Sırp keskin nişancılar tarafından öldürülen siviller, bombalanan Mostar Köprüsü ve Srebrenitsa katliamıyla hafızalarımıza kazıdık. Boşnakların lideri Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in sağlam iradesi ve inancıyla toparlanan Boşnaklar geçen zamanla birlikte dengeyi kurmayı başardı. Bu süreçte dünyanın dört bir yanından gelen mücahidler Boşnakların yanında saf tutarak bu dengenin sağlanmasında kritik bir rol üstlendiler.

KATLİAMIN GELİŞİMİ

Yugoslavya’nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna’da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahele eden Birleşmiş Milletler‘in güvenli bölge ilan ettiği 6 bölge arasında Srebrenitsa da bulunmaktaydı. Savaştan önce nüfusu 24 bin civarı olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen mülteci göçleriyle 60 bin civarına gelmişti. Artık Srebrenitsa ‘açlık’ ve ‘hastalıklar’ ile mücadele eden bir ‘toplama kampı’na dönüşmüştü. Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.Ratko Mladiç komutasındaki Sırplar Srebrenitsa’ya olan saldırılarını sıklaştırdıklarında Müslümanların toplanan silahlarını geri almak için yaptıkları başvuru, sorumlu Hollanda komutanı Thom Karremans tarafından reddedildi. BM yalnızca iki F16′yı kent üzerinde bir uçuş yaptırmakla yetindi. Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna’daki BM Barış Gücü komutanı Fransız generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşalttılar. Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti. Daha sonra ortaya çıkan görüntülerde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri yayınlanacaktı. Bir hafta süren katliam II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük katliam olarak arşivlerdeki yerini aldı. 11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç, silahlarından arındırılmış kente hiç zorlanmadan girdi. Sonra da Sırp askerler Müslüman Boşnakları yollarda, dağlarda katlettiler. Sırp askerler cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64′ü bulan toplu mezarlara gömdüler. Katledilen Boşnakların sayısı hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek. Tahminen 10 binin üzerinde Boşnak sivilin acımasızca katledildiği düşünülmektedir. Aradan geçen yirmi yıla rağmen toplu mezarlardan cesetler çıkartılmaya devam etmektedir. Hollanda Hükümeti geçtiğimiz yıllarda şehri korumakla sorumlu askerlerine Kraliyet Nişanı takarak bir nevi katliamdaki sorumluluğunun bilinçli bir tercih olduğunu itiraf etmiştir. Bu katliam Kosova Meydan Savaşında galip gelen Osmanlılara yüzlerce yıl sonra verilen bir cevap olarak dillendirilmiştir. Sırp çetelerinin Osmanlı bakiyesi olan eserleri bombalamaları, türbe ve mezarları yıkmaları, Boşnak kadınlara yaptıkları bu mezalimin asıl sebebinin tamamen dini olduğunu ortaya koymuştur. Hollanda başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin ve diğer batılı ülkelerin katliamı seyretmesinin arkasında yatan ana saik budur.

 

TEHLİKE BİTMEDİ

Bosna katliamının ardından geçen uzun yıllar bölgedeki niyetleri sadece erteledi. Dayton Antlaşmasıyla, savaşta galip duruma geçen Boşnakların kazanımları ellerinden alındı. Bağımsız bir Cumhuriyet olarak tanınan Sırbistan ve Hırvatistan’ın aksine Bosna sadece Boşnakların değil aynı zamanda Sırpların ve Hırvatların da söz sahibi olduğu Bosna/Sırp Cumhuriyeti olarak ilan edildi. Sırbistan ve Hırvatistan’ın Avrupa Birliğine kabul edilmesine karşın Bosna’daki Sırp azınlık sürekli desteklenerek Boşnakların hayat hakları istim üstünde tutulma politikasına gidildi. Bölgede halen bir satranç oyunu oynanmaya devam ediyor. AB kendi hâkimiyet bölgesinde bir tek Müslüman devlete tahammül etmeyeceğini tüm uygulamalarıyla ikrar ediyor. Göstermelik Lahey Yargılamaları, halen yakalanamayan soykırım suçluları AB’nin ikiyüzlülüğünün göstergeleridir. Türkiye’nin Bosna üzerindeki etkisi, bölgede TİKA aracılığıyla sürdürülen çalışmalar, Osmanlı bakiyesi eserlerin tekrar ayağa kaldırılması, Türkiye’den Bosna’ya akın akın gelen Türk ziyaretçiler ve Türk yatırımları Bosna’yı bir nebze olsun rahatlatmaktadır. Özellikle askeri alanda yapılan işbirliği, Boşnakların her türlü saldırıya karşı hazırlıklı olmaları için gösterilen gayret başta Sırbistan olmak üzere diğer bölge ülkelerini Türkiye ile ilişkilerini yumuşatma ve yakınlaşma politikasına itmiştir. Güçlü bir Türkiye bölgedeki muhtemel yeni katliamların önündeki en büyük engeldir. Yeniden ayağa kaldırılan Mostar Köprüsü bu iradenin nişanesidir. Batı medeniyetinin ikiyüzlülüğü, din faşizmi, sahte insan hakları gösterileri Bosna Savaşıyla birlikte tarihin sayfalarında kara bir leke olarak ebediyen hatırlanacaktır.

 

ÖLÜM ÇİÇEKLERİ

Bir şehidin nişanesi çiçektir Bosna’da… Bosnalı şehitleri bilinmez mezarlara istim eden Sırp canilerin planı Allah’ın lütfu keremiyle bir bir ortaya çıkıyor. Sadece şehit mezarlarının, toplu mezarların üstünde açan “ölüm çiçeği” ve yine sadece bu çiçeğe konan mavi kelebekler Bosna’da ölümün en hazin habercileri. Yıllardır yakınlarının mezarlarını arayan Boşnaklar için mavi kelebekler şehitlerden haber getiren birer elçi adeta. Bu mucizeyi görüp de kayıtsız kalan insanın kalp gözü bağlanmıştır. Bosna’da bu çiçekler ve kelebeklerin görüldüğü tüm alanlar kazılmaya, kazılan çukurlardan birbirine sarılmış halde kurşunlanmış, şehit edilmiş binlerce Boşnak Müslümanın bedenleri çıkmaya devam ediyor. Bulunan her toplu mezar tüm insanlığa bir mesaj taşıyor. Hangi mezar alır inancımızı? Hangi mezar saklar imanımızı? Mezarlarımızdan hale hale ışık yayılır ufka, bedenlerimizi yaksanız da, parçalasanız da elbet Rabbimizin vaat ettiği gün yakındır ve elbet Rabbimiz nurunu tamamlayacaktır!

Srebrenitsa’da binlerce Boşnak Müslümanın katledilmesi tüm İslam Toplumunun ders çıkarması gereken bir olaydır. Küfür tek millettir ve Müslümanlar kardeştir. “Hak gelir batıl zail olur”… Tüm şehitlerimizi Rahmetle anıyoruz.

Yunus Emre Altuntaş

İçeriği Paylaş