Rusçuk’taki Kaliopa Evi turistleri büyülüyor

Balkanlardan Haberler
İçeriği Paylaş

Doğu Tuna kıyısında bulunan Ruse şehri, ülkemizin beşinci büyük ilidir. Ruse’nin tarihi 23 asır gerilere dayanıyor. O zamanlar burada bir Trak köyü varmış. Roma döneminde aynı yerde anlamı “60 gemi limanı “ olan Seksaginta Prista kalesi kuruluyor. Bulgaristan’ın Ortacağı döneminde ise buralarda Ruse ismini taşıyan iyi korunan bir köy mevcut. Osmanlı döneminde şehre Rusçuk ismi veriliyor. 19’uncu asırda ise Tuna Vilayetinin merkezi olarak seçiliyor.
Ruse’ye uğramalı olursanız Ruse Şehir Müzesini ziyaret etmeden geçmeyin. Aslında yerliler Şehir Müzesini ” Kaliopa’nın Evi “olarak bilirler. İki katlı ev, Tuna kıyısında bulunuyor ve pencerelerinden Tuna’ya bakan muhteşem bir manzara var. Bu ev, nesiller boyunca korunan romantik bir aşk hikayesine şahit olmuş. Ruse Bölgesel Müzesi Etnografya Bölümünden uzman İskra Todorova şunları paylaşıyor:

“Ev, 1864 yılında kuruluyor. Ve kuruluşu Mithat Paşa’nın tam Tuna Valisi olduğu döneme denk geliyor. Mithat Paşa, buraya yerleşince, yavaş yavaş yerli sosyeteyi tanımaya başlar. Şehir efsanelerine göre, Paşa, bir hanımdan çok etkilenir. Rusçuklular ona Kaliopa ismini verirler, Yunan mitolojisindeki şiir tanrıçası kadar güzel olduğu için. Ancak Paşa’nın şansızlığına Kaliopa evlidir. Tuna Valisi aşkının bir ifadesi olarak şanına yakışan bir armağan yapar Kaliopa’ya ve bir ev hediye eder. Mithat Paşa, evin inşaatından bizzat kendisi ilgilenir, mimar tarzı ve odaların düzenlenmesi için tavsiyelerde bulunur. Herşey hazır olduğunda, Paşa, Kaliopa’yı bu evin sahibi olması için çok zeki bir plan kurar. Sosyeteden hanımlar için atış yarışı düzenlenir. Ev ise en başarılı atışçı kadına ödül olarak verilecektir. Tabii ki, Paşanın yardımcıların sayesinde Kaliopa yarışmada birinci olur. Efsanede böyle anlatılıyor.

Bilinen bir gerçek var ki, 1878- Osmanlı Kurtuluşundan sonra evin sahibi Stefan Kamburov olur. Kendisi zengin bir tüccar ve aynı zamanda komite üyesidir. Osmanlı yetkililerle olan anlaşmazlıklardan dolayı Kurtuluş Savaşına kadar Kamburov, Manchester şehrinde yaşar. Orada bir tersane şirketi ortağı olarak zengin olur. Bulgaristan’a döner dönmez, Ruse’ye yerleşir. Evi çok beğenir, ancak onu satın almak için taa Viyana’ya kadar yol tepmesi gerekir. Evin sahibi, Katerina Kaliş, Prusya Konsolosu Moris Kaliş’in eşidir ve Viyana’da yaşamaktadır.”
Söylentilere göre, konsolosun eşi gizli güzel Kaliopa’nın ta kendisidir. Bu konuda gerçeğe dayanan hiç bir belge yoktur. Müzedeki eserlere gelince… Yine bayan Todorova’yı dinliyoruz:

“Kamburov ailesi bu evin yaklaşık 90 yıl boyunca sahibidir. Daha sonra evi, belediye satın alıyor, tamirat yapılıyor, evdeki mobilyalar yenileniyor. Kamburov tarafından sipariş edilen duvar resimleri temizlenip yenilenmiştir. Renk ve motiflerin ressam tarafından o kadar ustaca birleşmiş ki, bugün değerinin çok daha artırıyor. Avusturyalı ressam Karl Şauersberg, tam bir yıl boyunca bu resimler üzerinde çalışmış. Müze, 1987 yılında açıldı. Burada şehir yaşamından örnekler sunuluyor. 19’uncu asırda Ruse, çok hızlı bir şekilde Avrupalılaşıyor. Tarihçilere göre, Avrupa’nın Batısı’ndan gelen kültür modeller önce Ruse’yi fethediyor. Müzenin ilk katı geçici sergiler için ayrılırken, ikinci katında 19’uncu asrın sonuna ve 20’nci asrın başına ait zengin bir Ruse evi sergiliyoruz.”

Burada bulunan otantik mobilyalar bir zamanlar zengin ailelere sahipmiş. Müzede Almanya’nın Mayn şehrinden getirilen porselenden alın da, Güney denizlerden sedef ve Çin fayansına kadar, herşey mevcut. Bulgarcada royal olarak bilinen Bulgaristan’a gelen ilk kuyruklu piano işte burada korunuyor. Büyük müzisyenler bu pianodan çalmıştır. Yatak odasında bulunan ve Viyana’dan getirilen son derece güzel mobilya takımı adeta gözleri alıyor. Ruse Müzesinde, Ruse evlerine özgü müzik salonu da var. Müzik salonlarından özel konserler düzenleniyormuş. Bugün “Kaliopa’nın evinde müzik aletleri de sergilenmektedir. Aralarında zamanında çok modern ve kanuna benzeyen bir çalgı da yer alıyor. Bulgarçada tsitra olarak biliniyor.
Odalardan biri evin hanımına ait. Her Bulgar kadını olduğu gibi, Ruseli hanımlar da el işlemede çok ustaymış. Burada dönemin zengin hanımlarının hazıladığı el işlemeli masa örtüleri, perdeleri, elbiseleri görebilirsiniz. Müzenin duvarları Ruse Sanat galerisimden resimlerle süslü. Ruse Şehir Müzesinde, Ruselilerin yaşamına ait daha bir çok ilginç eşyaları görebilirsiniz. Hepsi de Ruselilerin diğer Bulgaristan vatandaşlarından çok önce Avrupa tarzında yaşadıklarına dair kanıtıdır.

Türkçesi: Şevkiye Çakır

http://bnr.bg


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.