Radovan Karaciç’in Yakalanması Üzerine

Özel Dosyalar
İçeriği Paylaş

Son on yıl içinde Sırbistan’dan gelen en iyi haber, savaş suçlarından dolayı aranan Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç’in tutuklanmış olmasıdır. Radovan Karaciç ve Ratko Mladiç gibi savaş suçlularının Sırbistan’da bulundukları yıllarca inkâr edildikten sonra, Sırbistan Millî Güvenlik Konseyi’nden, Karaciç’in başkent Belgrad’da tutuklandığı haberi geldi. Üstelik kendisi yıllardan beri Belgrad’taki özel bir hastanede alternatif tıp doktoru olarak çalışmış, üniversiteli öğrencilere de alternatif tıp konularında defalarca ders vermişti.

Karaciç Kimdir?

Karaciç, “etnik temizlik” ve soykırım politikaları çerçevesinde oluşturulan ve Bosna-Hersek topraklarının yüzde 49’una karşılık gelen Sırp Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanıydı. 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna savaşında, Sırp olmayanlara, özellikle de Boşnaklara karşı gerçekleştirilen mezalimin baş yöneticisi olmuştur. 8 binin üzerinde Boşnak’ın katledilmesiyle sonuçlanan Srebrenitsa soykırımının planlayıcılarından ve azmettiricilerinden biri yine Karaciç olmuştur. Nitekim Karaciç, Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş hukuku ve geleneklerine uymamak ve 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonları’nı ihlal etmek suçlarıyla itham edilmektedir.

Karaciç’in Güçlerinin Bosna’daki Mezalim Bilançosu

1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna savaşının ilk ciddi sinyalleri, 14 Ekim 1991’de, Bosna-Hersek Meclisi’nde yankılanmıştı. Meclis kürsüsünden seslenen Bosnalı Sırpların lideri Radovan Karaciç, “Bosna’yı cehenneme, Boşnakları ise yok olmaya gönderebilecekleri” tehdidinde bulunmuştu. Bu açıklamayla başlayan ve 1995 yılının sonlarına kadar devam eden süreçte Bosna’da yaşananlar, insanlık tarihinin en karanlık sayfaları arasında yerini aldı.

Her şeyden önce, bir zamanlar kenid evlerinde mutlu bir yaşam süren Boşnaklar, Bosna savaşı başlayınca göç yoluna düştü. 1992-1995 yılları arasında, Bosna-Hersek nüfusunun yaklaşık yüzde 50’si (2,2 milyon kişi) savaş öncesi evlerini terk etti. Bosna’da yaşanan kâbus yaklaşık 250 bin kişinin hayatını söndürdü. Çocuklar ve yaşlılar dahi acımasızca katledildi. Şimdiye kadar bulunan toplu mezarlardan kemiklerine ulaşılan en genç Boşnak kurban 29 günlük bir bebek; en yaşlısı ise 101 yaşındaki kör bir kadın.

Sırpların kurduğu esir kamplarında da tam bir insanlık trajedisi yaşandı. 200 bin civarında sivil, değişik esir kamplarında, akla hayale gelmeyecek yöntemlerle işkencelere maruz kaldı. Yapılan incelemeler sonucunda, Bosna’daki esir kamplarında, insanlık tarihinde daha önce bilinmeyen 80 yeni işkence türünün uygulandığı tespit edildi. Diğer taraftan, Boşnak kadınlara ve kız çocuklarına sistematik bir şekilde tecavüz edildi. Boşnak kadınlar, cinsel sapıklık nedeniyle değil, savaşın genel amacı doğrultusunda verilen talimatlar gereği tecavüze uğradı. Savaş yıllarında Bosna’nın Foça bölgesinde, görevleri sadece Boşnak kadınlara tecavüz etmek olan bir Sırp askeri birliğinin var olduğu belirtiliyor. Son olarak, Bosna savaşında Saraybosna, Bihaç, Srebrenitsa, Gorajde ve Jepa gibi birçok Boşnak kenti uzun süreyle kuşatma altında tutuldu. Bu kentlere insani yardım gelmediği için, ihtiyarlar, hastalar, yaralılar ve küçük çocuklar hayatlarını kaybetti.

Boşnaklar sadece öldürülmekle kalmadı, Boşnakların tarihinin yok edilmesi ve kültürel izlerinin silinmesi üzerine de çalışıldı. Hatırlatmak gerekirse, savaşta Sırplar tarafından bombalanan ilk yerler arasında, zengin bir Osmanlı arşivine sahip olan Saraybosna Şark Enstitüsü ve Bosna-Hersek Millî Kütüphanesi de vardı. Nitekim savaş boyunca 1200’ün üzerinde cami, mescit, tekke gibi Boşnaklar açısından manevi değeri olan eser yıkıldı, yakıldı.

Karaciç Şimdiye Kadar Neden Yakalanmadı?

İlk olarak 24 Temmuz 1995’te Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işlemekle itham edilen Karaciç, 1995-1997 yılları arasında Bosna’da kolayca yakalanabilecek durumdaydı. Ancak, Batılı devletler uzunca bir süre bu kişilerin yakalanmasına yönelik bir siyasi karar almaktan imtina etti. Karaciç’i destekleyen Sırp silahlı kuvvetlerinin, Bosna’daki değişik misyonlarda görev yapan uluslararası topluluk temsilcilerine saldırabileceği endişesiyle, bu iki savaş suçlusunun üzerine ciddi bir şekilde gidilmedi. Başarısızlıkla izlenen temel strateji, Karaciç’in Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gönüllü temsil edilmesini sağlamaktı. Uluslararası topluluğun tek kayda değer girişimi Karaciç’in pasifleştirilmesi konusunda oldu. Bosna savaşını sona erdiren 21 Kasım 1995 tarihli Dayton Barış Antlaşması’nın mimarı olarak kabul edilen Amerikalı diplomat Richard Holbrooke’a bu konuda önemli bir görev verilmişti. 19 Temmuz 1996’da Belgrad’da, Sırbistan ve Bosnalı Sırp yetkilileriyle görüştükten sonra, Holbrooke, Karaciç’in siyasi kariyerinin sonunun imzalandığını duyurmuştu. Bazı Boşnaklar ise, bütün siyasi ve bürokratik görevlerinden vazgeçmesi karşılığında, Holbrooke’un Karaciç’e Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edilmeyeceği yönünde garanti verdiğine inanıyor.

Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalardan elde edilen delillere göre, 1997’nin sonlarından itibaren Karaciç, Sırp Cumhuriyeti’nde gizlenmeye başladı. Ancak, tutuklanması noktasında olayın üzerine ciddi biçimde gidilmedi. Karaciç’in finansal desteğinin önemli ölçüde çökertilmesi dışında, bu savaş suçlusunun yakalanması için uzun yıllar somut bir adım atılmadı. Karaciç’in rahat bir hayat sürdürdüğünü gösteren olgu, 2002-2005 yılları arasında beş kitap yayınlamış olmasıdır.

Avrupa ve Atlantik kurumları ile bütünleşmede ilerleyebilmesi için, ABD ve Avrupa Birliği yetkilileri Sırbistan’dan, bir an önce Radovan Karaciç gibi suçluları yakalamasını talep etmekteydi. Ancak, Sırbistan’daki güçsüz demokratik yönetim, ülkede genelde “milli kahraman” olarak algılanan Karaciç ve Ratko Mladiç gibi şahısları yakalayıp, Eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim etmeye uzun süre cesaret edemedi.

Karaciç’in Belgrad’da tutuklanmasının ise sürpriz olmadığı söylenebilir. Çünkü Karaciç’in Sırbistan’da gizlendiği sır değildi. Muhtemelen, 11 Mayıs 2008’deki seçimden sonra Belgrad’da işbaşına gelen yeni hükümet, Karaciç’i tutuklayarak, Sırbistan’ın Batı ile krize giren ilişkilerini kısmen de olsa düzeltme çabasında. Bir başka ifadeyle, Karaciç ahlaki sorumluluktan ziyade, Avrupa Birliği’ne katılımın bir önkoşulu olarak algılandığı için yakalandı.

Karaciç’in Yakalanmasının Önemi

Karaciç’in yakalanması, bir nebze dahi olsa adaletin sağlanması açısından önemlidir. Adalet, sadece kurbanlar açısından değil, gelecekteki soykırımların, insanlığa karşı suçların tekrarlanmaması açısından da önemlidir. Karaciç’in yargılanması, bazı Sırpların geçmişte işlenen hatalarla yüzleşmesini sağlayabilir. Söz konusu yüzleşmeye Sırbistan’da demokratikleşmenin tamamlanması açısından ihtiyaç vardır. Elbette, Karaciç’in yakalanması tek başına yeterli değildir. Günümüzde Karaciç gibi şahısların talimatlarını uygulayan eli kanlı yüzlerce savaş suçlusu Balkanlar’da halen serbestçe geziyor. Ancak, bunların içinden Ratko Mladiç ve Goran Haciç’in yakalanması özel önem arz ediyor.

Erhan TÜRBEDAR

 


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.