Mübadil torunları Atina’da duygu dolu anlar yaşadı

Balkanlardan Haberler
İçeriği Paylaş

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, UNESCO Pire-Adalar Şubesi’nin organize ettiği etkinlikte birinci nesil mübadillerin anlatımları ile yeniden canlandı. Yunanistan’ın başkenti Atina’da Gazeteci-yazar Thomas Sideris tarafından hazırlanan kitabın tanıtımının da yapıldığı etkinliğe katılan çok sayıda mübadil yakını duygusal anlar yaşadı.

Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleşen zorunlu nüfus mübadelesinin 90’ıncı yılı kapsamında “Bizim Yabancılar” adlı bir kitap hazırlayan gazeteci-yazar Thomas Sideris, mübadillerin yerleştirildikleri yeni vatanlarında yaşadıkları ilk günlerin acı hikâyesini anlatıyor.

Ülke genelinde bir çok ilde düzenlenen “Bizim Yabancılar” programlarının ardından bu defa Türkiye’den binlerce mübadilin ilk ayak bastığı Pire Limanı, benzer bir bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Mübadillerin yeni vatanlarına yerleştirilmelerini, Türk ve Yunan mübadillerin dilinden anlatan “Bizim Yabancılar” adlı kitabına dair bir konuşma yapan Thomas Sideris’in ardından siyasiler de kısa birer selamlama konuşması gerçekleştirdi. Kitapta yer alan birinci nesil mübadillerin anıları ise tanınmış sanatçı Vana Pefani’nin seslendirmesiyle yeniden canlandırıldı.

Programın sürprizini ise ileri yaşına rağmen etkinliğe katılan birinci nesil mübadillerden Trabzon kökenli Stavrikos Papavramidis (104) ile İstanbul kökenli Theodora Kefala’nın (102) anılarını paylaşması oluşturdu. Dithiramvos Müzik Topluluğu da çaldığı mübadeleyi konu alan Ege ve İstanbul şarkıları ile geceye renk kattı.

2

Dönemin kıyafetlerini giyen 30 kişilik koro tarafından seslendirilen Yunanca ve Türkçe şarkılar, mübadil torunlarını geçmişte yaşanan acı ancak özlem dolu günlere götürdü. Yaklaşık üç saat süren etkinlik sonunda programa destek olanlar ile birinci nesil mübadillere hediyeleri takdim edildi. Thomas Sideris, ‘Bizim Yabancılar’ adlı kitabını da imzaladı.

‘AYNI ACILAR YAŞANDI’

Cihan Haber Ajansı’na konuşan Sideris, 2008 yılından bu yana Türkiye ve Yunanistan’daki mübadil mahallelerini araştırdığını belirtti. “Yerleştirilmelerinden sonra mübadillerin günlük yaşamlarının nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum” diyen Sideris, şunları söyledi:

“Din temeline göre gerçekleşen nüfus mübadelesi ile gördüm ki, mübadillerin tamamı yeni vatanlarında aynı problemlerle ve ırkçılıkla karşılaşmışlar. Gerek ilk varış noktaları Pire Limanı ve Selanik ya da karşı tarafta Tuzla Limanı. Kitap ve hazırladığım belgeselle mübadil mahellelerine, komşuluk ilişkilerine ve yeni vatanlarındaki hayatlarına yoğunlaşmaya çalıştım. Sevdiğin vatanını ve evini geride bırakmanın ne demek olduğunu anlamaya gayret ettim. Öte yandan ise yeni bir ülkede – bu belki dil ve din bakımından sana daha yakın olabilir ama – geride bıraktığın komşuların, sevdiklerin ve evinin ne anlama geldiğini kavramaya çaba harcadım.”

Mübadele ile birlikte iki tarafın da aynı acıyı yaşadığını belirten Sideris, Yunanistan’a giden Rumların ‘Türk Tohumu’, Yunanistan’dan gelen Türklerin ise ‘Rum dölü’ ve ‘Gâvur’ olarak aşağılandığını belirtti.

“Hem Yunan hem de Türk mübadiller, nüfus mübadelesinden önce birbirlerine karşı sevgi dolu olduklarını söylediler.” diyen Sideris, “Dini ve etnik topluluklar, birbirileriyle dayanışma ve barış içerisinde yaşıyorlardı. Mübadele ile birlikte bunların hepsi değişti. Çünkü birileri, nüfus mübadelesi olması gerektiğine karar vermişti.” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da birinci nesil mübadil Lütfü Karadağ ile yaptığı söyleşiyi hatırlatan Sideris, şöyle konuştu: “Bana Yanya’da Babi adlı arkadaşıyla nasıl birlikte oyunlar oynadıklarını anlattı. Yunan ordusunun Anadolu’ya geçmesiyle birlikte, bu defa çocukların pencere pancurlarına taşla vurarak Yunan ordusunun marşlarını okumaya başladıklarını söyledi. Bana o zamana kadar Babi ile çok uyumlu bir arkadaşlıkları olduğunu belirtti. Ancak bizi doğrudan ilgilendirmeyen bir gelişme sebebiyle ilişkilerimiz bozuldu. Daha sonra babam, sadece gemide üşümemek için bir kaç parça eşya alarak ayrılmamız gerektiğini söyledi. Bunlar gerçekten çok etkileyici anılar. Yunan tarafında da benzerleri yaşandı.”

‘BENİM İÇİN ÖNCE İNSAN’

Mübadele konusunda insani boyutu öne çıkararak araştırmalar yaptığını anlatan yazar, sözlerini şöyle tamamladı: “Kitabımda ve belgeselde meseleleri objektif olarak görmeye çalıştım. Ne kadar Yunan uzmandan görüş aldıysam bir o kadar da Türk uzmandan görüş aldım. Artık çok daha sakin bir şekilde konuları değerlendirme zamanı geldi. Hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da bu çerçevede konuları ve gelişmeleri değerlendiren ciddi sesler var. Ben insana yoğunlaşıyorum. Sınırların, polikaların ve şartların üzerinde insanlar var. “Bizim Yabancılar”a konuşan mübadillerin, Ege’nin barış ve sevgi denizi olduklarına inanıyorum. Bu konuda en mükemmel mesajı veriyorlar.”

8

MÜBADELE BELGESELİ EYLÜL AYINDA SİNEMALARDA

Thomas Sideris’in hazırladığı Türk-Yunan mübadelesini konu alan ‘Ruhun Üzerindeki Gölge’ adlı belgesel, Eylül ayında sinemalarda izleyici ile buluşacak. Çekimleri 2 yıl süren belgeselin montajı tamamlanmak üzere. Belgeselde 35 kişi ile yapılmış söyleşi yer alacak. Bu bağlamda geçen yıl Tuzla Belediyesi’nin organizasyonu ile Yunanistan’daki limanları gezen mübadil torunları ile yapılmış söyleşiler ve yaşanan duygu dolu anlar da belgeselde yer alacak.

Millet Gazetesi


İçeriği Paylaş