Kosova Müdahalesi Suriye’ye Örnek Olur mu?

Balkanlardan Haberler
İçeriği Paylaş

ABD Suriye’ye karşı bombardıman hazırlıklarının son aşamasına gelmişken, Batı medyasındaki savaş yanlısı gruplar Kosova’yı dillerine doladılar. Bugünlerde New York Times, The Globe and Mail ve London Times gibi pek çok Batılı gazete, 1998’de NATO’nun Kosova’da yürüttüğü ‘başarılı’ operasyonun, Suriye’ye yapılacak muhtemel bir harekat için olumlu bir örnek teşkil edebileceğini yazıyorlar ısrarla.

Suriye harekatına meşruiyet kazandırmak amacıyla Beyaz Saray tarafından suflelendiği her halinden belli olan bu argümanın pek çok zayıf noktası var. En başta iki ülke arasında çok önemli lojistik farklar var. Kosova’nın yüzölçümü 10 bin kilometrekare, 1998’deki nüfusu ise 1.5 milyon kadardı. 21 milyon nüfuslu, 180 bin kilometrekare alana yayılmış Suriye görece çok daha büyük bir ülke. Bu nedenle, Suriye’ye karşı düzenlenecek bir operasyonun, bölgeye asker indirmeden hedeflerine ulaşabilmesi çok zor.

Nüfus dengelerine baktığımız zamanda Suriye’de çok daha karmaşık bir görünüm karşımıza çıkıyor. Her ne kadar Miloşeviç’in ölüm ekipleri Kosova’da askeri üstünlüğü elinde tutsa da, Kosova’da nüfus olarak ezici çoğunluk her zaman Arnavutlardan yanaydı. NATO müdahalesi sonrası Sırplar Kosova’dan ayrılınca (ya da sürülünce) bölgede Arnavutların kontrolü ele geçirmesi için hiçbir sebep kalmamıştı. Suriye’de ise durum çok daha farklı. Alevi, Sünni, Hristiyan ve Kürt grupların hepsinin ciddi nüfusları ve farklı çıkarları var. Daha da önemlisi, hiçbirinin Sırbistan’a geri dönen Sırplarınki gibi görece güvenli bir kaçış yolu yok. Pek çok Suriyeli şu an ölümüne savaşmak veya mülteci kamplarında sonu belirsiz sefil bir hayata adım atmak dışında fazla bir seçeneğe sahip değil. Mesela Suriyeli bir Alevi, Esad’dan ve Esad’ın işlediği suçlardan nefret etse bile, iktidarı desteklemek zorunda. Çünkü Esad’ın kuvvetleri, Alevi öldürmeyi sevap kabul eden El-Nusra militanlarına karşı sahip oldukları tek koruma. Benzer bir durum, Suriyeli Sünniler için de geçerli. İşin içinde İsrail, İran ve Hizbullah’ın da çıkarları olduğunu göz önüne alırsak, Suriye’de Kosova’ya kıyasla çok daha fazla aktör olduğunu ve çok daha hassas dengelerini riske edildiğini görmek zor değil, olmamalı.

Dahası, NATO’nun Kosova operasyonu, uluslararası destek görmüş ve yasal gerekçelere dayandırılmıştı. Suriye’ye düzenlenecek operasyona benzer bir destek yok. ABD bu işe tek taraflı olarak ve uluslararası yasaları çiğneyerek girişecek. Barack Obama da Suriye’ye asker göndermeden, sadece bombalama operasyonuyla herhangi somut bir sonuca ulaşamayacağını çok iyi biliyor. Görünen o ki Obama’nın temel amacı boş gözükmemek!

Ama belki de en acısı, 1984vari bir medya kampanyasıyla, Kosova operasyonun bir ‘başarı’ ilan edilmesi. Human Rights Watch’ın rakamlarına göre NATO bombaları sadece Belgrad’da 521 masum sivilin canına mal oldu. Kosova’da yaşayan 200binden fazla Sırp evlerini terk etmek zorunda kaldı. Sırp savaş esirlerinin organlarını karaborsada satan Haşim Taçi Kosova’ya Başbakan oldu. Mladiç’in ordusunun Bosna’da ve Miloşeviç’in ölüm ekiplerinin Kosova’da işlediği suçların hiçbiri, NATO operasyonu ve sonrası öldürülen, işkence edilen ve sürülen Sırpların acısını haklı çıkarmıyor.

Kısaca, Kosova’ya düzenlenen NATO operasyonunun, planlanan Suriye müdahalesiyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Buna rağmen pek çok ‘saygın’ Batılı gazetenin bugünlerde Kosova-Suriye analojileriyle dolu olması, savaş lobisinin sıkı bir propaganda kampanyası yürüttüğüne işaret ediyor.

Emrah Keskin / Alberta Üniversitesi, Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi


İçeriği Paylaş